Yıllar geçti bir tek şeyi unutmadım. İlk aştı küçük yaşta yaşadım.Onbeş yıl oldu hala unutmadım yaşadıklarımızı.
O mükemmel bir kişiliğe sahipti. Daha ufacık yaşımda aşık olmuştum düğünlere gider beraber dans eder saatlerce sohbet ederdik.
Nerde şimdiki cep telefonları okadar yayagın değildi. Ve bir yığın para öderdi herdefasında konuşmalarımız için.
Unutmadığım hayatımda tek o nun beni çok sevdiğidir. Bana düşkünlüğü ağladığımda oda ağlar asla sevmiyorum ağlamanı demezdi.
Kardelen derdi bana ağlama sen ağlayınca gök sallanıyor ben yıkılıyorum, sen ağlama tek bir damla yaşına kıyamıyorum.
Her an yanımda olurdu, artık sözlenmiştik. Bana hiç bir zaman el sürmez kardelenim herşey evlenince derdi. Bir masamız vardı buluştuğumuz yerde.Orada yemin etmiştik kim ayrılmaya kara verirse bu masada söyleyecekti.
O masa bizimdi yeşillikler içinde. ÜÇ yıldır sözlüydüler bekliyorlardı biraz daha yaşları büyüsün. Sesizce bekleyişti ama kardelen zamanla soğumaya büyüdükçe uzaklaşmaya başladı.
Kafasını kaldırıp bir kişiye bakmazdı.Aydın hep sorardı ne oldu kardelenim son günlerde dğiştin. Hayat onu yanlızlıkla itmişti Aydın`a.
Ama anlamıştı Kardelen aşk değil alışkanlık sevgi değil dostluk şasırmıştı çaresizdi. Ve Aydın asla bunları haketmiyordu.
Yılar geçtikçe dahada bitmişti ona olan hisleri. Aydın hiç durmadan kırmızı gülle gelirdi bilirdiki sevenler arsında gül ve hediyeler çok önemli.
Ne bir gün doğum gününü unutmuş ne sevgililer gününü her zaman yeni bir sürpriz yapardı dünyada bir eşi daha yoktu ama şanssızdı işte.
Kardelen bu haksızlığa dayanamamıştı. Anlatmalı ve bitirmeliydi yazıktı ona. O gün o masada buluşmuşlardı.Yine Aydın önden gelmiş güllerle donatmıştı masayı.
Kardelen selam dedi Aydın hoş geldin gönlümün sultanı, bianesi, canısı, köylüm dedi. Allah`ım nasıl söylerim nasıl bukadar mükemmel biri neden sevemedim neden böyle oldu diye kendini sitem ediyordu.
Kardelenim gel otur o gül yüzünü göreyim doyasıya. Sabrım taştı evlenelim artık sana dokunmak seni sarmak hakkım. Ama öyle dürüsttüki elinin ucuna dahil el sürmemişti bozmamıştı asla ilk gecenin büyüsünü.
Kardelenim seni çok seviyorum deyip fırlayıp bir kuçak papatya toplayıp taç yapmıştı. Kardelenin saçlarının arasına takmak isterdi ama o daha rengi nasıl nekadar uzun düzmü dalgalımı bilmiyordu bile.
Biliyomusun eğer gün gelir ayrılırsak ben mafolurum ve asla birdaha bu aşkın üstüne sevemem. Kardelen hep suskundu.Aylardır ağzından sevgi adına bir şey çıkmıyordu.
Tek şunu söylemişti sanırım ömrümce senin gibi birine daha rastlayamayacağım. Kardelenim bu nedemek zaten ben seninleyim ve biz evleneceğiz en güzel rüyalar seninle olacak.
Sen benim çocuğumun melek annesi yuvamın bitanesi kalbimin prensesi olacaksın. Gönlümün sultanısın. Sesi çok güzeldi yine başladı şarkılarını söylemeye.
Sensiz ben nefes alamam buralarda hiç duramam tek başıma yanlız kalamam senin kokunu özlerim hep yollarını gözlerim götür beni gittiğin yere.
Aydın yeter diyerek ağlamıştı.Kardeleni ilk kez telefonda değil karşısında ağlıyordu. Ne oldu canım ne oldu derken oda başlamıştı ağlamya.
ilk kez ogün sarılıp anlından öpmüştü. Bak Aydın günlerdir fırsat vermedin konuşmama sus ve beni dinle ne olursun. Aydın hissedercesine gülüm sen bugün pek iyi değilsin yarın konuşuruz diye atlatıyordu.Ve oda bir mahsunluğa bürünmüştü.
Sus Aydın sözümü kesme ve dinle bu gün her şey anlaşılsın bu vicdanla yaşaymıyorum sana haksızlık ediyorumBir bir anlatmıştı ona çocukluk aşkı imiş ben seni sevemiyorum sana karşılık veremiyorum.
Bu masada söz vermiştik gerçekler ayrılıklar bu masada söylencekti burda yalan yoktu.Aydın diz çöktü bitanem seni ben nasıl görmeden yaşarım nasıl seni hissetmeden nefes alırım.
Karalı olduğunu gördü dakikalarca ağladı ve fırlayıp bir ağacın yanına hani erkekler ağlamazdı. Hani Gülhane sen bana kardeleni vermiştin. Ah tahta masa ne çok vefasız çıktınız yalancısınız.
Kardelen omuzundan tuttu bak Aydın evlensek ben seni mutlu edebilirmiydim. Aydın Kardelenim bir şartım var onu kabul etmen gerekir benim yaşamamı istersen sözmü.
Söyle Aydın nasıl söz veririm bilmeden,yapamayacağın birşey değil gülüm. Peki söz şu tahta masanın üstüne ve aşkının üstüne söz. Her yıl aynı bu tarihte herzaman burda olacaksın bu saatte ve bu masada evli olsanda yaralı olsanda ve herzaman seni görüp olduğun her yere geleceğim kabulmü. Ve bir gün buraya hangimiz gelmezse onun öldüğünü bilip geride kalanda yaşamayacak. Yemin et ozaman ayrılırım. Kardelen yıllarca böyle sürmez bir gün bıkar diye düşündü ve bir gün sever belkide.
Kardelen ileriyi hiç düşünmeden kabul etmişti. Çünkü bu vicdanla yaşayamıyordu. Aydın gelmediğin gün burada öldüğüm gündür diye ekledi ve yemin etti. Ayrılmışlardı işte ama Aydın hiç onu bırakmadı tek ne doğum gününde ne sevgililer gününde hep gülünü hediyesini aldı. Kardelen yılardır tek bir gülü bile atmamıştı kurutup saklıyordu hatıra diye.
Bir gün artık yeter Aydın hiçbir şey istemiyorum dedi. Aylar sonra biri çıktı karşısına. Kardelen bu gencten hoşlanmamıştı. Hiç peşinden ayrılmıyor bakışlarıyla rahatsız ediyordu ve en yakın komşunun akrabasıydı.
Bir gün evde kıyametler kopmuştu. Kardelenin ailesi olacak bu evlilik sen kimsin tek başına karar vermeye kalkıyorsun ben söz verdim öldürürüm seni. Kardelen günlerce ağladı çok çaresizdi.
Yeniden nişan yapıldı ve bir hafta sonra evlenecekti ne yapmalıydı. Aydın çok mükemmel biriydi onun aşkına asla karşılık veremezdiki. Bunu duyan komşusunun akrabası olan Ahmet o gece kardeleni kaçırdı ve evlendi zorla kabusumuydu bu Kardelenin rüyasımıydı belli değil.
Zorla sahip olmuştu kardelene ve sevdiğini söylemişti. Nasıl sevgi bu ya diyerek Aydın`ı düşündü. O hiç bir teline dokunamazdı kardeleninin.
Bir gün Aydın`ını gördü ve asla kendini affetmedi. Sarhoş serseri ve zavallı biri olmuştu kendini içkiye vurmuş ve yaşamayı kendine zehir etmişti.Kadelen günlerce ağladı ben ne yaptım diye.
Eşi çok iyi biriydi o zamanlar Aydını hiç aratmıyordu. Ve çok mutluydu ama her gülüşünde Aydın aklına gelir hüzüne boğulurdu.
Ayrılıklarının senesi idi oğün ayakları gitmek istemesede bir yemini bir sözü vardı. Hiç bir zaman sözünü yerine getirmediği olmamıştı.
Saat ilerledikce heyecanı ikiye katlanıyordu ve kızıyordu kendine. Otobüste ne çok yavaştı ya ona bişey olursa gelmeyeceğimi düşünüp ya bişey yaparsa nasıl yaşarım bu vicdanla.
Nihayet inmişti ve sert adımlarla yukarıya çıktı. İlk masayı farketti ne çok yıoranmıştı ve ayağı kırıktı. Üstü herzamanki gibi güllerle donatılmıştı.
Aydın yanaklarındaki yaşı silip elini uzattı hoşgeldin Kardelenim dedi. Ama eli boş kaldı elini uzatmadı kardelen. Aydın teşekkür ederim gelmeseydin ben ne yapardım bak benim kırılan kalbim gibi masamızda kırılmış.
Biraz konuştuktan sonra. Kardelen bu son gelişim ben çok mutluyum eşimi seviyorum ve hamileyim dedi.Aydın bir çocuk gibi ağladı.Sen benim yavrumun annesi olacaktın. Yeter Aydın o geçmiş kapandı ben gitmeliyim gelmem bile hata.Bu son artık gelmeyeceğim deyip kalktı.
Aydın donup kalmıştı. Kardelen sırtını dönüp giderken gözyaşlarını tutamadı ama yinede ardına bakmadı. Ağzından cümleler döküldü. Hiç kimse senin kadar beni sevemez ve kimse senin gibi olamaz. Elveda cocukluk aşkım.Elveda.